Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Açılması
23 Nisan'ın ülkemizde ulusal bayram olarak kabul edilmesinin nedeni, 1920 yılının 23 Nisan'ında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmış olmasıdır. 23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir.
Mustafa Kemal Atatürk; meclis basıldıktan 1 gün sonra 17 Mart 1920 tarihinde Mebusan Meclisi kapatılmadan Heyet-i Temsiliye’yi geçici bir hükümet olarak Ankara’da bir “Kurucu Meclis”i toplamak istemiş ve düşüncesini Kolordu Komutanlarıyla paylaşıp görüşlerini sormuştur. 19 Mart 1920'de, Valiliklere, Bağımsız Sancaklara ve Kolordu komutanlıklarına yayımladığı genelgeyle; ''Devlet merkezinin İtilaf Devletleri tarafından resmen işgali, yasama, yargı ve yürütme kuvvetlerden ibaret olan milli devlet kuvvetlerini bozmuş ve bu vaziyet karşısında, vazife görmeye imkân görmediğini resmen hükümete bildirerek Mebusan Meclisi dağıtılmıştır. Devlet merkezinin dokunulmazlığını, milletin bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri düşünmek üzere millet tarafından, olağanüstü yetki verilecek bir Meclisin Ankara'da toplantıya çağrılması ve dağıtılmış olan mebuslardan Ankara'ya gelebileceklerin de bu Meclise iştirak ettirilmesi zaruri görülmüştür. Memleket işlerini idare etmek ve denetlemek üzere, Ankara’da fevkalade yetkilere sahip bir meclis toplanacaktır.'' Ulusal bağımsızlık mücadelesini yürütmek ve denetlemek için olağanüstü yetkili bir “Kurucu Meclis''in toplanacağını duyurmuştur. Meclis’e bütün illerden katılacak üyelerin nasıl seçilecekleri, Müslüman olmayan unsurların seçime katılamayacağı, her sancak bölgesinin bir seçim bölgesi olacağı, seçimlerin en geç 15 gün içinde yapılacağı kesin ve kararlı ifadelerle yer almıştır. Her sancaktan 5 temsilci seçilebilecek, ayrıca dağılan Meclis-i Mebusan’ın üyeleri de Meclis’e katılabilecekleri belirtilmiştir. İşgalci Emperyalizm, işbirlikçi saray ve onun hükümeti, Meclisin açılmasına karşı çıkmışlardır. Ancak Atatürk, iç ve dış düşmanlarına karşı “Milli İradenin” gücüne güvenerek Ankara’da TBMM’yi açmaya karar vermiştir.
TBMM’nin toplanması ve açılması döneminde ülkeyi meşgul eden isyanlar nedeniyle Ankara; resmen bir ateş çemberi içindedir. Bir taraftan dış itilaf devletleri tarafından işgal, diğer taraftan işbirlikçi saray ve hükümetin başlattığı iç savaş vardır. Mustafa Kemal Atatürk, bu terör ve kargaşa ortamında meclisin toplanacağı o gün ki şartları ve durumu; “Efendiler, bu türlü olaylara bundan sonra daha geniş çapta rastlayacağız. Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasını ve açılmasını sağlamaya çalıştığımız günlerde, bizi en çok uğraştıran, Düzce, Hendek, Gerede gibi Bolu bölgesindeki yerlerden başlayıp, Nallıhan, Beypazarı üzerlerinden Ankara’ya yaklaşacak kadar genişleyen gericilik ve isyan dalgaları olmuştur. Ben bir taraftan bu dalgaların durdurulmasına çalışırken, bir taraftan da Ankara’da toplanmakta olan ve genel durumu bilmeyen milletvekillerini dehşete düşürecek olaylar karşısında bırakmamak ve böyle durumların ortaya çıkmasıyla Meclis’in toplanamaması gibi uğursuz ihtimalleri önlemek çarelerini düşünüyordum. Nihayet, gelebilmiş olan milletvekilleriyle yetinerek, Meclis’in, Nisanın 23’üncü Cuma günü açılmasına karar verdik”. şeklinde anlatmıştır.
21 Nisan 1920’de, Heyet-i Temsiliye namına tüm Komutanlıklara, Valiliklere, Bağımsız Sancaklara, Müdafaa-i Hukuk Merkez Heyetlerine, Belediye Başkanlıklarına “çok ivedi” gönderilen telgraf ile "Tanrının yardımıyla Nisanın 23’üncü Cuma günü, cuma namazından sonra, Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır. Vatanın istiklâli, yüce Hilâfet ve Saltanat makamının kurtarılması gibi en önemli ve hayati görevleri yapacak olan Büyük Millet Meclisi’nin açılış gününü cumaya rastlatmakla, o günün kutsallığından yararlanılacak ve bütün sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Velî Câmi-i Şerifinde cuma namazı kılınarak Kur’an’ın ve namazın nurlarından da feyz alınacaktır. Namazdan sonra, Sakal-ı Şerif ve Sancâk-ı Şerif alınarak Meclisin toplanacağı yere gidilecektir. Meclise girmeden önce bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir. Cuma günü ezandan önce minarelerde salâ verilecek. Bütün vatan topraklarının kurtuluşu için girişilen Millî Mücadele’nin önemini ve kutsallığını, milletin her bir ferdinin, kendi vekillerinden meydana gelmiş olan bu Büyük Millet Meclisi’nin vereceği vatani görevleri yapmaya mecbur olduğunu anlatan vaazlar verilecektir”. Günün hissiyat anlayışına uyulmak zorunluluğu ile vatan ve din duygularına seslenen uhrevi bir anlatımla kaleme alınmıştır. Dinsel temanın ağır bastığı törenin ayrıntısında Büyük Millet Meclisinin açılışının Cuma gününe rastlatmakla günün kutsallığından yararlanılmıştır. Padişah-Halifeyi ve Saltanat makamının düşman elinden kurtarma görevini üstlenmiştir. Bu karar; halife taraftarlarına karşı hem bir tedbir olarak, hem de devam eden bağımsızlık savaşına padişah yanlılarının desteğini sağlamak için alınmıştır.
Heyet-i Temsiliye adına Atatürk, 22 Nisan 1920’de yayınladığı tebliğinde: “Tanrı’nın lûtfuyla Nisanın 23’üncü Cuma günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından, o günden itibaren askerî ve sivil bütün makamlarla bütün milletin tek merciinin Büyük Millet Meclisi olacağı bilgilerinize sunulur. Yarından başlayacak bütün milletin emir alacağı en büyük makamın Büyük Millet Meclisidir”. Meclis, milletin kendi iradesine kendisinin hâkim olması için girişilen, köklü ve büyük bir siyasi değişimin dinamizmini oluşturmuştur. Milli Mücadeleyi başlatan Cumhuriyete giden yolun atılmasını sağlayan 23 Nisan 1920 Cuma sabahı, halk Ankara’da Meclis Binası çevresinde toplanmıştır. Halk, kendi kaderine sahip çıkmanın coşkusu içinde, Hacı Bayram Camii’nde kılınan öğle namazından sonra, Meclis binası girişinde gözleri yaşartan muhteşem bir tören yapılmış ve saat 13.45’de 115 milletvekili ile ilk toplantısını gerçekleştirmiştir. Meclis Başkanlığı'na seçilen en yaşlı üye Sinop Mebusu Şerif İnce: "İstanbul’un geçici kaydı ile yabancı kuvvetler tarafından işgal olunduğu ve bütün temelleri ile halifelik makamının ve hükümet merkezinin bağımsızlığının yok edildiği hepimizce bilinmektedir. Bu duruma baş eğmek, milletimizin, teklif olunan yabancı köleliğini kabul etmesi demektir. Ancak tam bağımsızlık ile yaşamak için kesin olarak kararlı bulunan ve ezelden beri hür ve başına buyruk yaşamış olan milletimiz, kölelik durumunu son derece ve kesinlikle reddetmiş ve hemen vekillerini toplamaya başlayarak Yüksek Meclisimizi meydana getirmiştir. Milletimizin kendi kendisini yönetmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek, Büyük Millet Meclisi’ni açıyorum." sözü ile ilk açılış konuşmasını yapmış ve ilk meclisi açmıştır. Bu açılış konuşmasından sonra Ankara mebusu Mustafa Kemal Atatürk; "Yüce Meclisiniz bildiğiniz gibi olağanüstü yetkilere sahip olarak yeniden seçilmiş saygıdeğer milletvekilleriyle, taarruz ve işgale uğramış saltanat merkezinden canlarını kurtararak buraya gelen saygıdeğer milletvekillerinden oluşmuştur. Bu anda Meclisiniz yasal olarak toplanmış bulunmaktadır."
Böylece meclis kurulmuştur ve adı "Büyük Millet Meclisi" olmuştur.
Şöyle o yıllardan birkaç video bırakalım:
Başka bir yayında görüşmek üzere. Hoşçakalın...
0 Yorumlar