29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun



Cumhuriyet Bayramı her yıl 29 Ekim'de milletçe, coşkuyla,  onurla kutladığımız en büyük milli bayramımızdır. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, TBMM'nin 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet'i ilan etmesiyle her yıl 29 Ekim günü Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti'nde coşkuyla kutlanmaktadır. Milli birlik ve beraberliğimizin güçlendiği bu anlamlı gün, Türk Milleti'nin şanlı tarihinin önemli dönüm noktaları arasında yer almaktadır. Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in 10. yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933'de verdiği 10. Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.

Hadi gelin şöyle bir Cumhuriyet Bayramımız'ın tarihine şöyle bir bakalım:

Osmanlı İmparatorluğu, birçok cephede aldığı yenilgilere ek imparatorluk içindeki düzeni sağlamakta da zorluk çekiyordu. Ayrıca bazı antlaşmaların gereğince orduda birşeyler yapması gerekiyordu. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa'yı, Samsun'a asayişi sağlamak ve denetlemek üzere göndermeye karar verdi.

Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919 tarihinde Osmanlı hükumeti tarafından Samsun'a 9. Ordu Müffetişi olarak görevlendirildi. Mustafa Kemal Paşa, görevlendirme belgesini aldığı zaman duyduğu heyecanı şöyle anlatır: “Bakanlıktan çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önümde geniş bir dünya vardı. Kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim…” 

Bölgedeki düzeni sağmak için Samsun'a Bandırma Vapuru ile giden Atatürk, ülkenin birçok noktasında kongreler düzenledi ve "Tek bir egemenlik var, o da milli egemenliktir. Milletin egemenliğini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." ilkesiyle cumhuriyetin çok yakında Türk milletinin olacağını belli etmiştir.


Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a ayak bastıktan sonra Hükümet'in verdiği görevleri 19 Mayıs 1919'dan 8 Temmuz 1919’a kadar 50 gün süre ile kullanır. Mustafa Kemal'in yapmak istedikleri anlaşılınca görevine son verilir. Bunun üzerine de Mustafa Kemal Paşa,  8/9 Temmuz 1919 gecesi ordudan istifa eder. Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum sancıları, 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun yolculuğu ile başlar. Bu zorlu ve engellerle dolu yolculukta, tarihin akışını değiştirecek lider, hem kendisinin hem de milletinin kaderine damgasını vuracaktır.

Bu tarihten hemen sonraki gün 20 Mayıs 1919'da İzmir işgal edildi. Mustafa Kemal; gönderdiği yazıda, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinin millet ve orduyu derinden üzdüğünü, ordunun ve milletin bu haksız tecavüzü hiçbir biçimde sindiremeyeceğini, Padişah ve Hükûmetin kesin teşebbüs ve icraatıyla milletin hukukunu koruyacağına olan güvenden dolayı sükûnetin korunabildiğini bildiriyordu.






     16 Mart 1920'de İstanbul'un itilaf devletleri tarafından işgal altına alınması ve Mebusan Meclisi'nin dağıtılması üzerine, bağımsızlık mücadelesinin Anadolu'da sürdürülmesi gerektiği kesinlik kazanmıştır. 17 Mart 1920 tarihinde yeni meclisin genelgesini yayınlayan Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele yanlılarını Ankara'ya davet etmiştir. 22 Nisan 1920 tarihinde yapılan çağrı üzerine 23 Nisan 1920 günü saat 14:00'de gerçekleştirilen merasim ve dualarla Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulmuştur. Bu kısımı TBMM kurulması kısmında açıklamıştık.

Sonrasında yapılan 1. İnönü, 2. İnönü savaşları, Sakarya Muharebesi, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile yurdumuz düşman işgalinden kurtarılmıştır. düşmanlardan kurtulmamızın ardından 13 Ekim 1923 sabahı, Ankara'nın başkent olması için TBMM'ye yasa önerisinde bulunulmuştur. Meclis onayı alan yasa, Ankara'yı yeni Türkiye Devleti'ninin başkenti yapmıştır. Bu adım cumhuriyetin ilan edileceğinin en büyük habercileri arasında yer almaktadır. Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle çıkan Şanlı Türk milletinin yeni bir yönetim şekline ihtiyacı olduğunu düşünen Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'i kurmayı kafasına koymuştu ve çok yakında Türk milletinin kaderini değiştirecek kararları yine Türk milletinin sonsuz desteği ile verecekti.



27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyeti'nin istifası ve yerine meclisin güvenini kazanacak yeni bir kabinenin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, yönetim biçiminin Cumhuriyet olması için İsmet Paşa ile birlikte bir kanun değişikliği tasarısı hazırlayarak 29 Ekim 1923 tarihinde Meclis'e sundu. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda yapılan değişikliklerin kabulü ile Cumhuriyet, TBMM tarafından ilan edilmiş oldu.





Cumhuriyetin ilanı, Ankara'da 101 pare top atışı ile duyuruldu ve 29 Ekim gecesi ile 30 Ekim 1923 tarihinde başta Ankara olmak üzere tüm ülkede bir bayram havasında kutlandı.


Cumhuriyet ilan edildiği sırada henüz 29 Ekim günü bayram ilan edilmemişti. Kutlamaları halk kendiliğinden organize ediyordu. 2 Şubat 1925 tarihinde, Dışişleri Bakanlığınca (Hariciye Vekaleti) düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerilmiştir. Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 19 Nisan'da  teklif  Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildi. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim, Cumhuriyet'in milli bir bayram olarak kutlanması resmi bir hüküm şekline geldi. 

Mustafa Kemal Atatürk'ün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hakkında söylediği birkaç söze şöyle bir bakalım:


''Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslariyle, Türk milletini emin ve sağlam bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur. ''

''Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.''

''Bugünkü hükûmetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükûmettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükûmet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükûmettir. Artık hükûmet ve hükûmet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır. ''

''Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye’nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir.''

''Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır.''


Şöyle bir iki video bırakalım:





Başka bir yayında tekrar görüşmek üzere. Hoşçakalın.





Yorum Gönder

0 Yorumlar